Perşembe, Haziran 25, 2009

Bilgisayarınıza Dokunun…

Yeni nesil kullanıcı arabirimlerine dikkat edin, klavye gitgide yok oluyor. Mouse da öyle… Türkçe olarak çok yaygın olmasa da ingilizcede çoğu cihaz artık ses komutları ile yönetilebilir halde. Hergün kullanılan smartphone türü mobil telefonlar, ofis bilgisayarları halihazırda bu teknoloji içerisinde gömülü olaraktan geliyorlar. Özellikle mobil telefon tarafında tuş takımı, klavye gibi arabirimlerin bulunmadığı modellerin popularitesi artmış vaziyette. Klavyesi veya tuş takımı olanlar bile bir de ek olarak dokunmatik ekran ile sağlanan arabirimler kullanıyorlar. Birkaç sene öncesine kadar stylus gerektiren bu cihazlar artık böyle bir parçaya ihtiyaç duymadan parmak dokunuşları ile komut kabul edebiliyorlar. Bu teknoloji zaten senelerdir aramızda, yazar kasalardan sinema kiosklarına kadar on yıldan fazladır kullanılıyor. Ancak kullanıcı arabirimlerinin bu değişimi gidilen doğrultu ile ilgili bir bilgi veriyor. En fazla interaksiyon gerektiren cihazlara bir bakarsak kullanıcı arabirimleri en sadeleşenlerin onlar olduğunu görüyoruz.
iPhone’un devrimsel nitelikteki touch arabirimi herşeyi değiştirdi. Onu takiben Palm’ın yepyeni Pre modeli de benzer bir arabirim ile ortalığı sarsıyor. Populer mobil cihazlardan biri olan Blackberry de ürün gamına dokunmatik ekranlı klavyesiz Storm modelini ekledi. Ayrıca klavyesi olmasına rağmen dokunmatik ekranı iPhone ve iPod touch kadar başarılı olan onlarca cihaz var. Kullanıcı arabirimlerinin basitleşmesi sadeleşmesi trendine bakarken kişisel bilgisayarları da atlamamak lazım. İşletim sistemi seviyesinde Microsoft, Windows ürününün içerisinde çok uzun süreden beri ‘tablet’ adı verilen fonksiyonları barındırıyor. Cihazın ekranının dokunmatik olmaması durumda dahi ucuz bir el tableti eklenmesi ile aktive olan bu özellikler bilgisayar ile kullanıcının mouse ve klaveye göre daha doğal olan dokunma ve el yazısı ile anlaşmasını sağlıyor.
Ayrıca gene Microsoft’un devrimsel nitelikteki Surface ürünü benzer şekilde kullanıcı ile cihaz interaksiyonunu çok daha doğal olan işaret etme, dokunma, el ile sürükleyip bırakma gibi hareketlere indirgiyor. Normalde bu tür işlemlere uzak olan kişilerin bile rahatlıkla dijital fotograf makinesinden, çektiği resimleri eliyle sürükleyip bilgisayarına aktarmasını bunların çevirip kesip biçip gene eliyle sürükleyerek arkadaşının bilgisayarına veya mobil telefonuna aktarmasını mümkün kılıyor.
Nintendo Wii oyun konsolu grafik ve ses teknolojisi anlamında piyasadaki mevcut popüler oyun konsollarından geride olmasına rağmen, diğer oyun konsollarının satışını oldukça kolaylaştıran media oynatıcı veya DVD/Bluray özelliği olmamasına rağmen, oyunlarının çoğunun diğer konsollara göre sade ve derinliği az olmasına rağmen piyasaya çıkışının üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen satış rekorları kırmasının nedeni inanılmaz doğal çalışan ve kullanıcı ile çok daha gerçeğe yakın interaksiyon sağlayan Wiimote kullanıcı arabirimine sahip olması.
Örnek olarak bir tenis oyununu, aynı tenis raketini tutar gibi Wiimote’u tutarak ve tenis raketi ile topa vurmak için yapılması gereken hareketin aynısını yaparaktan oynatan bu konsol bütün eksikliklerine rağmen inanılmaz popüler oldu.
Geçtiğimiz ay gerçekleşen ve her sene Los Angeles’ta düzenlenen Electronic Entertainment Expo (E3)’de bu sene kullanıcı arabirimlerinin sadeleşmesi ve insanın doğal iş yapış şekline adaptasyonu anlamında çok büyük adımlar atıldığının ispatı şeklinde iki yepyeni ürünün tanıtımı yapıldı.
Bunlardan bir tanesi Sony firmasının ultra populer Playstation 3 oyun konsolu için tasarladığı ve aynı Wiimote gibi kullanının elinde tuttuğu kontrolerın hareketlerini takip ederek oyunla interaksiyonun sağlandığı PS3 Motion Sensing Controller ismini verdiği cihazdı. Cihazın demosunda Sony yetkilisi oyun içerisindeki bir tenis topuna elindeki cihaz ile vurur gibi yaparak onu yönetebiliyor, golf vuruşunu aynı golf sopası kullanır gibi gerçekleştiriyordu. Oldukça ilginç ve yaratıcı interaksiyon yöntemlerini demo eden Sony, cihazı el feneri gibi tutup sağa sola çevirdiğinde oyun içerisindeki karanlık bir odanın çeşitli bölmelerine sanki gerçekten fener tutuyormuş gibi aydınlatıyordu. Aynı cihaz bir sonraki demoda bir kılıca, sonra bir baltaya sonra bir boya fırçasına dönüştü. Kısaca yeni kullanıcı arabirimi artık gerçek dünyada o işi yapmak için ne gerekiyorsa o idi.
Microsoft ise işi bir adım –ki bu oldukça büyük bir adım- öteye götürerek şu anda Project Natal adını verdikleri kullanıcı arabirimini tanıttı. Bu arabirim, aynı iPhone kullanıcı arabiriminin mobil telefon interaksiyonunda devrim yaratması gibi, kişisel eğlence araçlarında, hatta ve hatta kişisel bilgisayarlar ile interaksiyonda da devrim yaratacak gibi gözüküyor.
Project Natal, cihaz ile interaksiyonda herhangi bir klavye mouse veya kontroler kullanımı gereksinimini tamamen ortadan kaldırıyor. Kullanıcı sadece vücudu, yüzü, elleri ve kolları ile cihaz ile ve cihazın ona yarattığı dünya ile anlaşıyor. Söylendiğinde inanılmaz gibi gelmesine rağmen sistemin oldukça başarı ile işlemesini izlemek oldukça şaşırtıcı idi. Bir futbol oyununda oyuncunun rölünü üstlenen kullanıcı ekrandaki topa aynı sahadaki futbolcunun yaptığı hareketler ile vurabiliyor, elinin bir hareketiyle sayfaları çevirip sadece yüzünü cihaza göstererek kim olduğunu tanıtabiliyor, yaratılan dünya içerisinde aynı bu dünya ile iletişim kurduğu hareketleri yaparak iletişim kurabiliyor.
Katılımcılar tarafından alkışlar ile karşılanan bu teknoloji tabana yayıldıkça çok şeyi değiştirecek. Kullanımının tarif edilmesine ihtiyaç duyulmayacak cihazların hayatımıza girmesine başlangıç olacağını düşündüğüm bu teknoloji sayesinde bugün kolayca vazgeçmeyi hiç düşünmediğimiz klavye ve mouse gibi cihazlar ilkel görümeye başladı bile...

Hiç yorum yok: