Salı, Mart 24, 2009

Cloud Computing de Neymiş?

Teknolojiyi az çok yakından takip edenler; en az bilenden en tecrübelisine kadar herkes son günlerde "cloud computing" konseptini sık duyar oldular. Bazısı merak edip yeni bir şey mı diye bakmış olabilir. Kimisi ise günlük kullandığı teknolojiler içerisinde "cloud computing" in de mevcut olduğunu ve bunu kullandığının farkına bile varmamış olabilir. Bu "cloud" konsepti şu anda teknoloji meraklıları arasında oldukça popüler bir sohbet başlığı olmasına rağmen çok da yeni bir şey değil. Geçmişte kurulan ATM ağlarına, hatta ve hatta ulus çapına yayılmış telefon ağlarına bile zamanında "cloud" yani bulut kelimesi denmişti. Bulut, bilgisayar veya telekom ağlarının kağıt üzerindeki diagramlarında tüm ağa verilen şekilden esinlenerek bulunmuş bir isim sadece.
Bugünkü popüler konsept ise en basitçe şu şekilde tarif edilebilir: Bilgisayar teknolojisinin yaygın ağlar üzerinden ölçeklenebilir bir şekilde son kullanıcıya servis olarak sunulması.
Bunun en güzel örneği, şu anda cloud computing konusuna en fazla eğilen teknoloji devi Google'in Google Apps uygulaması, veya Microsoft'un son derece başarılı ve tam olması gerektiği gibi çalışan Windows Update uygulaması olabilir.
Cloud Computing konseptinin ismi bile öylesine kıymetli ki 2007 yılınde bilgisayar devi Dell bu ismin telif haklarını almak üzere bir başvuru yaptı, ancak konseptin yaygın kullanımı sebebiyle bu isteği reddedildi.
Şu anda cloud computing konsepti dahilinde "servis" şekilde yazılım hizmeti veren en büyük oyuncular Google, Yahoo, Amazon ve Salesforce. Google'in uzun süredir tüm bilgi birikimini bu platformda yoğunlaştırması ve arka arkaya son derece başarılı ön tarafında sadece web arayüzü çalışan son kullanıcılara son derece hızlı, iyi tasarlanmış ürünler sunması onu belirgin bir şekilde yarış lideri yapıyor.
İşte yeni yazılım devlerinin savaş alanı artık "Software as a Service" denilen bu alanda dövüşülecek. Yazılım devi Microsoft, geliştirdiği yazılımları klasik anlamında bitirip, finalize edilmiş sürümünü bir "golden" DVD ye koyup bunu sık bir pakete yerleştirip raf üzerinden son kullanıcıya satmak üzerine kurduğu modelini yeni Chief Software Architect Ray Ozzie ile birlikte yazılım servisleri haline getirmeyi planlıyor. Ray Ozzie, Microsoft'un kurucusu ve yeryüzünün en çok tanınan yazılımcısı olan Bill Gates tarafından "evrende yaşayan en iyi 5 programcıdan biridir" diye tanımlıyor. Bu iltifat, çok önemli biri tarafından geliyor olduğu için oldukça dikkat çekici.
Ray Ozzie, Microsoft'a gelmeden önce Lotus Notes gibi dev bir ürünü geliştirmiş, Lotus IBM tarafından satın alındıktan sonra Groove Networks isimli bir firma kurmuş. Sonraki yillarda Microsoft tarafından satın alınan Groove şu anda Microsoft'un ofis uygulamarı arasında yer alan online paylaşım araçlarından bir tanesi. Kullanıcıların ortak çalıştıkları projeleri ve bunlarla ilişkili dokümanları ortak bir alanda paylaştıran ve yapılan güncellemeleri geriye doğru takip edilmesini sağlayan, iletişimi daha verimli hale getiren ve yerel ve global ağlar üzerinde çalışan çok kullanışlı bir uygulama.
Ray Ozzie, yeni vizyonunda Microsoft'u klasik kutu yazılım satıcılığından çıkarıp, her saniye gelişen, kendini yenileyen, kullanıcı istek ve ihtiyaçlarına göre kendiliğinden şekillenen, bittiği gün son kullanıcıya kadar ulaştırılabilen ve çalıştığı makinalar üzerinde yüksek işlemci gücü ve kapasite gerektirmeyen yazılımlar yaratan bir firma haline getirme görevini üstleniyor. Microsoft'un Live servisleri bu tür yazılımların ilk örnekleri. Gelecekte, Microsoft'un popüler masa üstü yazılımı olan Ofis Ailesi yazılımları, (word, power point ve excel) sadece yazılım servisi olarak web üzerinde sunulan hizmetler haline dönüşecekler. Düşünün, bir excel dokümani, otomatik tamamlama, formatlama, email uygulamasına direk aktarabilme gibi bütün fonsiyonları çalışır vaziyette web üzerinden hizmet şeklinde sunuluyor olacak. Uygulamanın web üzerinde çalışıyor olması bunu takım çalışması uygulamalarına da entegre etme avantajı sağladığından, mevcut sistemlerde kullanılan üçüncü parti online paylaşım sistemlerine ihtiyaç kalmayacak ve işler daha verimli bir şekilde yürüyebilecek. Kullanıcılar lokasyon bağımsız olarak bütün uygulamalarına herhangi bir makinadan ulaşabiliyor olacak ve her alanı çalışma alanı olarak kullanıyor olabilcek.
Bu Microsoft'un bugüne kadar yürüdüğü yola bakılır ise oldukça köklü bir rota değişimi olmasına rağmen geleceğin bu yönde olduğunun ispati diğer dev yazılım firmalarının da bu doğrultuda çalışmalar yapıyor olmasından da anlaşılıyor.
Şimdilik çoğu ücretsiz olan bu yazılım servislerini zevkle kullanıyoruz, her biri son derece zayıf makinalr üzerinde bile çalışmaları gerektiği gibi verimli çalışıyorlar. Bunun sebebi işe, gerekli olan bütün işlemci gücünün arka planda dev sunucular üzerinde bizim için yapılıyor olması. Dolayısıyla, yüksek güçlü terminal makinalarına yatırım yapmak gereği ortadan kalktığı gibi, yazılım servislerinin sürekli olarak güncellenen ve düzenlenen özelliği sayesinde yamalama, versiyon farklarından doğan uyumsuzluklar vs gibi dertler de ortadan kalkıyor.
Teknolojinin her alanında olduğu gibi, zaman geçip ürünler geliştikçe bundan en çok kazanan ve faydalanan herzamanki gibi son kullanıcılar oluyor.

Hiç yorum yok: